22 Şubat 2009 Pazar

VAN MİNİT !! Daha da bundan sonra 2.kaptan olmam...



Galatasaray'ın yenilgisiyle ilgili çok şey duyacağız bugünlerde.. Skibbe'nin yetersizliği, 3'lü savunma, yeterli antreman yapılmayışı, ekstra sakatlıklar, hocanın sezon içinde tabiri caizse dımdızlak bırakılması-istifaya zorlanması, federasyonla didişmeler, bordeaux maçlarından ilkinin yorgunluğu, ikincisinin zihinleri fazla meşgul etmesi vs.vs.

Fakat şu bir gerçek ki sadece Hakan Şükür'ü göndermekle futbolcuya dayalı düzeni değiştirmede çok başarılı olunacağını düşünmek hayalperestlik. Ayrıca kesinlikle "Kardeşim bu çapta kadro kuruyorsan aynı çapta hoca getireceksin" muhabbeti yapmayacağım. Skibbe çok yetenekli bir teknik direktör olabilir, inanırsın buna, getirirsin adamı fakat bir yıllık sözleşme yapmazsın. Hadi yaptın diyelim, yardımcılarını göndermezsin. Hadi gönderdin ve adam istifa etmedi, başına futbolcuların pek de sevmediği birini getirmezsin. Bu olayların tümü futbolcuyu futboldan başka şeyleri düşünmeye iter kanımca.

Zaten takımda başlı başına büyük bir problemin ortaya çıkışı engellenemedi, üstüne büyümesine de çanak tutuldu. Neydi bu kangren misali ortaya çıkan ve yayıldıkça ölümü kaçınılmaz kılan hastalık peki? Futbolcular arası çekişme mi desek adına, kaptanlık ya da liderlik sorunu mu desek bilmiyorum ama takım içi problemler olduğunu görmek çok zor değil.

Şöyle bir bu durumu irdelemeye çalışalım. Yazacaklarımın direk olarak olayın sebebi olduğunu iddia edemem sadece bazı su götürmeyecek gerçekleri ve fikirlerimi yazayım.

-Geçen sene takımı çoğunluğu Türk olan oyuncular şampiyon yaptı. Yönetim tehlikenin farkında olsa da düzenin köküne kibrit suyunu dökmek için yeterli hamlelerde bulunamadı .(Kariyerli bir hocayla uzun bir kontrat yapılması, kendisine önemli ölçüde yetki verilmesi, A. Sezgin'in görev tanımlamasının net bi şekilde yapılması gerekirdi. Hoş Skibbe'yi getiren de sayın Sezgin değil mi?)

-Hakan Şükür ister istemez takımın lideriydi ve kimsenin buna ses çıkartması söz konusu olamazdı ama kendi iradesi dışında takımdan ayrılmak durumunda kaldı Hakan Şükür geçen sezonun sonunda.

-Takıma 3 kaptan belirlendi. Bu 3 oyuncunun da kaptanlık vasıflarını ne kadar taşıdığı çok tartışılır.(Bu konuyu ayrıca yorumlamak gerek.) 3 oyuncunun da sahada olmadığı maçlar oldu ve bu maçların sayısı hiç de azımsanmayacak ölçüye ulaştı. Peki kimdi 4. kaptan? Sabri, Arda, Lincoln, M. Topal, Servet ??? Bugün mesela sahada Lincoln varken Servet taktı bandı, oysa Berlin'de Lincoln'deydi bant, Arda'da zaten olmazdı çünkü kendisi bunu hem söylemiş hem de bir başka maçta saha içinde kendine gelen bandı başkasına yönlendirebilmişti. Sabri de sahadaydı bugün, o da daha evvel 4. kaptan olarak gördüğümüz biriydi tıpkı M. Topal gibi..

Neyse daha da uzatmayalım, kısacası futbolcuya dayalı düzen ,beklendiği üzere, müthiş bir çöküş yaşadı bu sezon. Çözümü bence birilerinin gönderilmesi ekseninde olmamalıdır. Yoksa bu iş birkaç futbolcuyla başlar, Skibbe, A. Sezgin derken Başkan A. Polat'a kadar gider. Akıllı ve stratejik bir planlama gerekli tek amacı günü kurtarmak olmayan. Hatta geleceği günden daha değerli kılıp ilk etapta onu kurtaracak.

2 yorum:

Melih ERTAN dedi ki...

büyük ihtimalle sen bunları yazerken Skibbe, daha gitmemişti.
ve ben o giderken diyorum ki, Skibbe ne olur Sabri'yi de gittiğin yere götür.

hagimania dedi ki...

Sabri duruyor bacanak... Sen daha olacakları izle bundan sonra. Tavsiyem sendeki Lincoln ve Meira posterleri vardı ya, evin en güzel yerine as onları bence, yakında çok iç geçireceksin sanırım onlara bakarak...