22 Mart 2009 Pazar

#2 Kriz Yönetimi ve İleri Görüşlülük


Adnan Polat deyince akla gelenlerden biridir. "Kriz Yönetimi'ni iyi bilir, stratejik planlama konusunda başarılıdır, soğuk savaşta üstüne yoktur" diye düşünülür. Nitekim Galatasaray tarihinde eşine pek rastlanmayan radikal kararların altında onun imzası görülür. Koseckilerle, Saftiglerle başlayan örnekler Kallilerle, Cevat Gülerlerle devam eder. 2 senedir sunduğu ekonomik çözümler olsun, Adnan Sezgin'in geniş yetkili bir profesyonel olarak çalıştırılması olsun radikal özelliklerindendir Polat'ın. Ben de birçok Galatasaraylı gibi Sayın Canaydın sonrası Polat'ın başa geçmesine sevindim. Hala da uzun süre başkan kalmasından yanayım. Fakat şu bir gerçek ki bu seneki planlama sakattı. Hatta kendini ve günü kurtarmak için yapılmış bazı kötü niyetli icraatlara rastladım, bunu hissettim maalesef.

Bu kadro risk alınarak kuruldu, bu bir gerçek. Başarılı olmak zorunda olan bir takımdı bu, özellikle maddi açıdan. Tabi bu başarısızlık halinde panik yapmayı gerektirmiyordu. Galatasaray yönetimi her başarısız sonuçtan sonra biraz daha panik yaptı. İlk hezimet Bükreş karşısında yaşandı. Anında reaksiyon verildi. Kadıköy'de finaldi artık hedef. Hatta hayırlı olmuştu bu yenilgi. Çocuk kandırıyordu Galatasaray yönetimi. 1 sene evvelinden hedef koymak, sonra her fırsatta Kadıköy lafını zikretmek ne kadar akıllıcaydı? Bazı şeyler sessiz sedasız yürütülse, son düzlükte hedefe kilitlenilseydi daha iyi olmaz mıydı? Skibbe'nin arkasında durulmadığının herkes farkındaydı. Getirip yanlış karar verdiğini düşünebilirsin ama böylesine panik halinde ve tutarsız bir süreç yaşatırsan, takım kapasitesine ulaşamaz haliyle. Bir de federasyon ilişkileri var. Sonuç alamyacaksan sesini yükseltmeyeceksin, yoksa komik duruma düşersin. Galatasaray senelerdir yaşıyor bu can sıkıcı olayları. Hasan Doğan ve Mahmut Özgener federasyonları büyük bir antipati besliyor Galatasaray'a. Geçen sene Uğur'u ve Leverkusen maçını kaybettiğimiz Konya maçını hatırlayın. Pazartesi buzda maç yapıp, Ankara'ya otobüsle gidip, oradan Almanya'ya geçip, maçını cumartesi kendi evinde oynamış bir takımın karşısına çıkıyorsunuz. Bu süreçte nasıl küçük düştük? Tıpkı bu seneki federasyon kavgalarımızda olduğu gibi. Galatasaray Canaydın döneminde tüm saha dışı gücünü kaybetmiştir. A. Polat "Biz Galatasaray'ız" modunda ama farkında değil ki biz Galatasaray değiliz bu yüzden komik duruma düşüyoruz sürekli. Ve son olarak Büyük Kaptan'ın getirilişi ve yem edilişi. Bunun üstüne çok şey söylenir. Sadece tekrarlıyorum, dokunmayın efsanelerimize !!

Evet belki bu kadar sakatlığı öngöremezdi yönetim ama başka birçok şey öngörülmeliydi.

Hiç yorum yok: