15 Mart 2009 Pazar

Hüseyin Avni Aker'de çizilen kader...

Ne Trabzon ne de Hamburg maçındaki defans kurgumuzu öngörebiliyorum şu anda. Futboldaki aritmetik dengeleri düşününce hiç kimse bu maçlarla ilgili çok rahat olmaz sanırım, nitekim ben de değilim. Ama söz konusu Galatasaray olduğunda tüm bunlara çok da bel bağlamamak gerek tabi ki.

Semih özelinde başlayalım yine. Üst üste söyledik aynı şeyi. Yazan yazdı, söyleyen söyledi. Semih için çok heyecanlandı bir çoğumuz. Hayatının fırsatı olabileceğini düşündük, Kaptan kendi kariyerine benzer bir kariyeri hediye etsin Semih'e diye hayaller kurduk. Ama hazır olduğuna ikna olmadı büyük ihtimalle Korkmaz, bu 18'lik delikanlının. Şimdi önümüzde Trabzon maçı var, Semih'in bu maça da ilk 11 başlamayacağına dair söylentiler var. Umarım Bülent Korkmaz bir şekilde kazanır bu genci ve Meira'nın yerine transferimiz olur gelecek sezon.
Puan cetvelinde üstündeki 4 takımdan 3'ü ile puan farkı 6-5-5 olmuşsa şampiyonluk Kaf Dağı'nın ardında demektir. Yani bugünkü mağlubiyetin şampiyonluk şansını sıfırlayacağını düşünüyorum. Bu şartlarda alınacak beraberliğe kimsenin itirazı olmasa da bağıra bağıra "Şampiyon Olacağız !!!" diyebilmek için kazanılması gereken bir maç. Şahsen az gollü bir maç bekliyorum. Trabzon ligin en mücadeleci takımlarından, üstelik Sivas gibi art niyetli bir futbol anlayışları da yok. Sivas mı Trabzon mu deseler 100 kere Trabzon derim.
Bu sezon lig şampiyonluğu, UEFA'nın yeni düzenlemeleriyle, altın değerinde. Lig ikincisi Şampiyonlar Ligi hayali filan kurmasın. Şampiyon olan ise direk katılacak. Bu sezon topladığımız katsayılarla seneye 3.torbadan girebiliriz kuraya, eğer şampiyon olabilirsek tabi. Net olarak bildiğim şudur ki: Ligin en kaliteli kadrosuna sahibiz ve bir takım 8-9 maçlık bir seri yakalayacaksa bu Galatasaray olmalı. Senden umudumuzu hiç kesmedik Galatasarayım...

Hiç yorum yok: