1 Mart 2009 Pazar

"Ümit"lenmek, Kazanmak ...


Konya'daki maç çok mühim. İki nedenden. Birincisi; ligin üst kısmındaki aritmetik dengelerin ve Cimbom'un şampiyonluk şansının bu maçla belirlenecek olması. İkincisi ise Galatasaraylı oyuncuların niyetlerini görecek olmamız. Mantık olarak çok umutlu olmamam gerekirken- ki nedenlerinden biraz bahsedeceğim aşağıda- iyimser bir ruha haline sahibim yarınki maçla ilgili. (Perşembe'nin karşı konulmaz etkisi ile bulutların üstünde miyim acaba hala?)

Nasıl oynamalıyız bu maçta? Bir kere şu kesin ki Mehmet Topal yoksa biraz karanlık demektir önümüz. Bu maçta da perşembe olduğu gibi Kewell, Arda, Lincoln ve hatta Baros topu kovalayacaklar, gerektiğinde kademe yapıp takım savunmasını rahatlatacaklar mı? Öyleyse ortada Ayhan ve Barış gibi tam manada süpürücü olmayan oyuncularla, ve de daha önemlisi Meira-Emre gibi ağır bir defansla bile olsak geride çok boşluk bırakmadan oynayabiliriz. Ama bu ekstra motivasyonla Bordeaux maçına özgüydü bence ve işin kötüsü onun yorgunluğu da hissedilecek yoğun olarak.(ki o maçın 70'inde başlamıştı bile yorgunluk.) Bakarsınız ilerdeki dörtlüden biri yine yedek başlar, hangisi mi? Kewell sanırım. Ama Kewell'ı göremeyince şevkim kırılıyor bu sezon, olmalı be Kewell!!! O olmazsa kuvvetle muhtemel Mehmet Güven'i görürüz.

Bu kadar rezalet bir tabloya rağmen nerden geliyor bu iyimser ruh hali o zaman? Bilmiyorum, ama sanki kazanmaya alışmanın ilk evrelerindeyiz. Ne vaktimiz kalmııış, ne kredimiz. Kaptan bir an evvel yoluna koyabilir mi herşeyi? Zor, ama ümitliyim. İnanıyorum işte. Nelere kadirsin Cimbom? Sebebini anlamadan inandığım tek şeysin sanırım...

Hiç yorum yok: